Anneyi anne olmaya zorlayan süreç: Tuvalet alışkanlığı
Çocuk eğitimi ile ilgili gittiğim bir konferansın sonunda, bir anne yanıma yaklaşarak, “Bana bir formül söyleseniz de, 4 yaşındaki oğluma biran evvel tuvalet alışkanlığı kazandırabilsem. Artık halıları silmekten, çarşaf değiştirmekten, pijama yıkamaktan canım burnuma geldi.” demişti. Ben de ona çok pratik bir çözüm sunmuş, “Oğlunuzu hala sünnet ettirmediyseniz, sünnet ettirin” demiştim… Bir süre sonra aynı anneden e-mail aldım, “Allah razı olsun, oğlum sünnetten sonra tuvaletini altına kaçırmamaya başladı” demişti…
Bir süre sonra, bu anneye böylesi pratik bir ipucu verdiğime pişman oldum. Aslında, anneleri bunca sıkıntıya sokan sürecin ne anlama geldiği bilinse, sanıyorum ki, hiçbir anne çocuğu ile girdiği bu sıkıntılı dönemde “of” demez, “elhamdülillah” derdi.
Bir babanın oğluna nasihati
Bir baba, yetişkinliğe doğru ilk adımını atan oğlunu yanına çağırdı. “Evladım artık sen de bir yetişkin oldun. Hazırcılık buraya kadardı. Artık sen de, rızk nasıl kazanır, nasıl harcanır öğrenmelisin. Bu günden tezi yok, sen de artık çalışacak, evimizin rızkını temin etmek için destek olacaksın.” der…
Delikanlı, babasının bu teklifinden çok da hoşlanmaz. Annesinin yanına gider. Annesinden her gün için bir altın vermesini rica eder. Annesi, oğluna bu isteğinin nedenini sorsa da, delikanlı, bunun nedenini söylemez. Anne oğlunun bu ısrarlı isteğini yerine getirir. Ve artık her gün akşam olduğunda, delikanlı annesinin yanın gelir ve annesinden bir altın alır.
Bir hafta sonra babası delikanlıyı çağırır ve, “Bir hafta geçti. İş bulup çalıştın mı?” diye hesap sorar. Çocuk hiç tereddüt etmeden, “Evet baba, hem de öyle bir iş buldum ki, haftada yedi altın veriyorlar” der… Baba memnun olur bu cevaba. Oğlundan bir haftada kazandığı altınları vermesini ister. Delikanlı, yedi altını babasına uzatır. Baba, altınları alır ve bir kuyunun yanına gider. Çocuk babasını meraklı gözlerle seyrederken, baba altınlardan birini alır ve kuyunun içine bırakır…. sonra diğer altını… ve sonra diğerini… Çocuğun şaşkın bakışları altında baba yedi altını tek tek kuyuya atar… Delikanlı bunun nedenini sorsa da, babası “Bir gün gelir öğrenirsin” diyerek, nedenini söylemez…
Ertesi hafta delikanlı yine yedi altın getirmiştir. Baba bu yedi altını da alır ve tek tek kuyuya atar. Delikanlı, yine şaşkındır ama vardır elbet bir sebebi diyerek ses çıkarmaz.
Sonraki hafta yine aynı… bir sonraki hafta yine aynı…
Daha sonraki hafta, çocuk annesinin yanına gider ve alışık olduğu gibi yine yedi altın ister… Annenin artık kıyıda köşede biriktirdiği altınlar bitmiştir ve oğlunun isteğini karşılayamaz. Çocuk telaşa kapılır. Haftalardır babasına söylediği yalan ortaya çıkmasın diye, çaresizce ve hemencecik iş aramaya koyulur. Bulduğu işler hiç de öyle yüksek ücretli değildir. En iyi işveren, haftada sadece bir altın verebileceğini söyler. Delikanlı, çaresiz kabul eder.
Hafta tamamlandığında delikanlı kazandığı bir altını eve götürür. Babasına, “Babacığım artık haftada yedi altın değil, sadece bir altın kazanıyorum” der. Baba, “Olsun oğlum, Allah’a şükür” der ve yine kuyunun başına gitmek için ayağa kalktığı sırada, çocuk irkilir ve “Baba, yoksa yine mi kuyunun başına gideceğiz!” diyerek şok geçirir… Baba, gayet sakince,”Evet oğlum, neden heyecanlandın birdenbire?” diye sorar. Delikanlının şaşkın ve perişan bir halde, “Ama baba, sen, bir altın nasıl zor kazanılıyor biliyor musun?! Ben bir hafta boyunca sabah akşam işe gittim, güç bela bir altın kazanabildim, senin bunu bir çırpıda dipsiz bir kuyuya atman doğru mu?” dediğinde, babası acı acı tebessüm eder… “Evet oğlum doğru değil… Şimdi anlıyorum ki, babana karşı gelmek pahasına, sahip çıktığın bu tek altının gerçek sahibi sensin. Acısını ve ızdırabını çekmeden, emek vermeden sahip olduğun diğer altınlar ise sana ait değildi, bu belliydi… Eğer onlar da sana ait olsaydı, şu tek bir altını koruduğun gibi, her hafta kuyuya atılan yedi altını da korur ve sahip çıkardın… Unutma ki insan, acısını ve ızdırabını çekerek kazandığı şeylere sahip çıkar” der.
Tuvalet alışkanlığı bir rahmet sürecidir…
Çocukların doğdukları andan itibaren anneye ızdırap veriyor gibi görünen her bir olayda işte bu rahmet vardır… Çocukların gece ağlamaları… çar çabuk hastalanmaları… altlarını ha bire ıslatmaları, annelerin çocuklarına delice sahip çıkmasının psikolojik zeminidir… Bu bir rahmet sürecidir…
Bir gün, çocuğunun tuvalet alışkanlığı ve benzeri sıkıntılı dönemlerini atlatmak için, evine yatılı özel bakıcı tutmuş bir anne, “İçimde garip bir sızı var, çocuğumun en zor günlerinde yanında değildim ve tuhaf bir pişmanlık içimi yakıyor” demişti…
O nedenle, çocukları ile girdikleri bu sıkıntılı dönemleri anneler kendileri ve çocukları adına bir kazanç kabul etmeli ve bu dönemi en dengeli şekilde nasıl götürebilirimin hesabını yapmalıdır.
Eğer bu dönem, gerçekten anneler için gereksiz bir yük olsa idi, Allah neden böylesi bir dönemi her anneye yaşatacaktı ki? Allah eğer isteseydi, her bir çocuk, iki yaşına geldiğinde, kafalarına sanki sihirli sopa ile vurulmuşçasına artık altına ıslatmazdı... olur biterdi…
Eğer anne ile çocuk arasında bu çile alışverişi bilinmez ise, belki altı ay, belki de bir yıl sürecek olan tuvalet alışkanlığı anne için cinnet nöbetleri halini alabilir.
Anne ile çocuk arasında ilahi yapıştırıcı…
Madem ki, Allah, her bir anne ile çocuk arasına bu ızdırabı ilahi yapıştırıcı olarak sürmektedir, o halde hem bu süreci aksatmadan hem de çocuğa zarar vermeden tuvalet alışkanlığı nasıl kazandırılır sorusuna cevap aramak gerekirse şunları bilmekte fayda vardır.
Tuvalet alışkanlığı çocuğun mesane yollarının çocuk tarafından kontrol edilebildiği dönemde başlamalıdır. Bu dönem, her çocukta farklılık gösterse de, ortalama olarak 2 -3 yaş dönemine denk gelmektedir.
Çocuk her ne kadar iki yaştan itibaren mesane yollarını kendi iradesi ile kontrol altında tutabilme becerisine sahip olsa da, bu beceriyi nasıl kullanacağını öğrenmesi gerekir.
Bu itibarla bakıldığında, iki yaşına gelen her çocuk idrar yollarını kullanma becerisine haiz olsa da, çocuk, “psikolojik” olarak da bu beceriyi kullanabilme yeteneğine ulaştırılamamışsa tuvalet alışkanlığının kazandırılması oldukça zordur.
Tuvalet alışkanlığı psikolojiktir
Bu noktada altını çizmek gereken bir nokta var ki, o da; tuvalet alışkanlığı elde etmek, her ne kadar fizyolojik bir olay gibi görünse de, tamamen psikolojiktir. Çocuk, psikolojik olarak ne kadar rahat ve huzurlu ise, bu süreç o kadar çabuk atlatılacaktır. Tuvalet alışkanlığı kazandırılmaya çalışılan çocuk ne kadar baskı altında tutulur, utandırılır, mahcup edilir ve bunaltılır ise, bu süreç o kadar uzar.
Pratikte neler yapılabilir?
1- Tuvalet alışkanlığı önce büyük abdestten başlanılır, ardından gündüz küçük tuvalet alışkanlığı ve en son olarak da gece alışkanlığı kazandırılmaya çalışılır.
2- Tuvalet alışkanlığı kazandırılmak istenilen çocuğun altına artık hiçbir şartta bez bağlanmamalıdır. Çocuk bazen bezli bazen bezsiz olursa, yavaş yavaş kazandığı bu alışkanlığı çarçabuk kaybedebilir.
3- Çocuk, gündüz altını ıslattığında (hava soğuk değilse ve sosyal ortam müsaitse) birkaç dakika ıslak alt ile bırakılır. Bu süre çok uzatılmadan temiz bir iç çamaşır ile alt değiştirilir.
4- Çocuğun altı değiştirilirken, ne psikolojik, ne duygusal ne de fiziksel şiddet uygulanmamaya gayret sarf edilmelidir. Çocuk ilk defa karşılaştığı bu ıslak olma ve utanma hissini kendi içi dünyasındaki dinamikleri dengelice kurarak çözmeye çalışmalıdır. Bazen “of, bıktım ya” demek bile çocuğun oluşturmaya çalıştığı bu iç dinamikleri bozmaya yeter de artar bile.
5- İki yaşını geçmiş hiçbir çocuk altı ıslak olarak dolaşmaktan zaten hoşlanmaz. Sizin ekstra bir şey söylemenize ne gerek var ne de ihtiyaç. Söyleyeceğiniz her bir ezici söz, süreci uzatacağı gibi, çocuğunuzun farklı davranış bozukluklarına da yol açabileceği unutulmamalıdır.
6- Gece kazandırılacak tuvalet alışkanlığında, çocuk gündüz saatlerinde bol su ve sıvı içecekler içmeli, ancak yatmadan en az bir saat önce sıvı içecekler kesilmelidir. Susamaya neden olacak, yağlı, tuzlu ve tatlı yiyecekler yedirilmemelidir.
7- Gece kazandırılacak tuvalet alışkanlığında, çocuğun atını ıslattığı saatler bir çizelge ile tespit edilmeli ve o saatlere denk gelecek şekilde hem “teheccüd namazına” kalkılması hem de çocuğu tuvalete götürülmesi bir alışkanlık haline getirilebilir.
8- Çocuk gece kaldırılıp tuvalet ihtiyacı giderirken uykulu olmamalı, uykusu ve bilinci açık hale getirilip ihtiyacını gidermeye çalışmalıdır.
9- Çocuğuna tuvalet alışkanlığı kazandırmaya çalışan bir anne bol bol yedek çarşaf ve nevresim ile, bolca temiz yedek iç çamaşırı bulundurmalıdır.
10- Gece tuvalete kaldırılacak çocuk, altını ıslatmış ise, asla örselenerek veya hırpalanarak kaldırılmamalıdır. Uyku anında çocuğun örselenmesi ve hırpalanması akıl sağlığı açısından tehlikelidir.
11- Uykusu ağır olan çocukların gece tuvalet alışkanlığı kazandırılması zor olabilir. Böylesi durumlarda, ekstra bir gayret gerekebileceği normal kabul edilmelidir.
12- Erkek çocukları sünnet ettirildikten sonra daha kolay tuvalet alışkanlığı kazandığı bilinmelidir.
13- Uzun süreli uğraşlar neticesinde kazandırılamayan (özellikle) gündüz tuvalet alışkanlıklarında, psikolojik veya fizyolojik sorunlar olabileceği hatırlanmalıdır. |