|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
YALNIZLIK
|
|
|
|
Yalnızlık üzerine
İnsanın emrine verilmiş bir güzel alem içerisinde yalnız olmak, yalnızlık hissetmek karmaşık bir duygu çoğu zaman.
Kalabalık dost sohbetlerine, aktifliğe ve paylaşmaya alışmışsa yürek, zor kaldırabiliyor sakin bir yaşantıyı. Dostluğu, sevilmeyi, özlenmeyi özlüyor. Sevgiye doymayı, derdini paylaşmayı ve hayatın kaldırılması zor yükünü dostlarıyla beraber kaldırmayı istiyor. Dönem dönem her insanın az çok yaşadığı zorluklarda en çok şikayet edilen ya da yürek burkan şey ise vefasızlık oluyor.
Kimilerinde de yaşam anlamsızlaşıyor yalnızlıkta.Vazgeçiyor çabalamaktan, tadı tuzu kaçıyor yaşamın. Boşlukta gezinen garip bir ruh haline giriyor. Terkedilmişlik hissi bürüyor duygularını. İnsanlara güvenini yitiriyor. Kendini yalnızlığın kuytularından depresyonun kucağına atıveriyor. Hayattan ne bir beklentisi kalıyor ne de umudu.
Peki nedir yalnızlığın felsefesi? Nasıl bakmalı yalnızlığa. Tabii ki buna net ve herkese çözüm olabilecek bir cevap bulmamız zor. Ancak yalnızlık çok da olumsuz bir durum değil. Doğru yönden bakıldığında yalnızlığın oluşturduğu psikolojik çürüme ortadan kaldırılabilinir. Bunun için Allah'a güçlü bir iman ile bağlı olmak gerekir. Bunun dışında tek tek, dengeyi koruma çabası ile düşünmek ve sağlam bir oto kontrol oluşturmak önemli. Çünkü yalnızlıkta şeytan olumsuz kurgular kurdurtur ve sonra buna inandırır. Ardından kendine ve insanlara olan güven yitirilir.
Evet, uzun süreli yalnızlığın zorluğu vardır. Bunun için güçlü bir kişilik ve sağlam bir sabır gerekir. Çünkü insan sosyal bir varlıktır ve fıtratı gereği insanlara ihtiyacı vardır. Allah'ın (cc) Kur'an'ı Kerimin bir çok yerinde kardeşliğe ve sıla-i rahme vurgu yapması da bundandır. Ve bu yüzden İslami hükümlerde hapis cezası nadiren uygulanan bir ceza şeklidir. Fıtratı yaratan, fıtrata uygun hükümler indirmiştir. Bu günkü yoz sistemler ise hapishane üstüne hapishane açarak, adeta tecridin ve zulmün alfabesini yazıyorlar.
Yalnızlığın bir çok kazandıran yönleri de vardır. Mesela olgunlaştırıcı ve geliştirici bir durumdur. Çünkü kimi zaman yeryüzünde ayrı bir alem içerisinde tek başına gibisin. Bu yüzden kendi ayakların üzerinde durmak, doğruyu bulmak sana kalıyor. Duyulmayan çırpınışlarla bulunan gerçek de yer ediyor yürekte. Ve keşfediyorsun kendini ve yeteneklerini. Ayrıca Rabbimiz diyor ki: "Allah'a yaklaşmak için vesileler arayın" Yalnızlık güzel bir vesiledir. Allah'a daha çok yaklaşıp, O'na sığınıp amellerimizi saflaştırabiliriz. Amellerimizi saflaştırabiliriz çünkü kendimizi ispatlamaya uğraşacağımız kimse olmadığı için çevremizde, neyi niçin yaptığımızı bu şekilde netleştirebiliriz. Zaten Allah en büyük imtihanları yalnızlaştırdıktan sonra indirir dikkat edilirse. Belki bu netlikten dolayı.
Bir de başka bir açıdan bakalım yalnızlığa. Yürek aslında ne kadar dolsa da sevgiyle yine de hissediyoruz yalnızlığı. Yalnızlık bir bakıma insanın acziyeti ve "Sınırsız Olan"a bağlanma isteğidir. Dost yoğunluğunu en çok hissettiğimizde o anın geçici olduğunu çıkarabildik mi aklımızdan. Ne nefis sadık bir yar ne de dünya kalıcı bir diyar değilken, tatmin olmaz ruhumuz bunların hengamesinde. Ruhumuz akar her zaman sonsuzluğa.
Ne günler geçti hayatımızdan. Sevindiğimiz de oldu üzüldüğümüz de oldu. Gidenler, dönenler oldu. Güneş bir görünüp, bir kayboldu. Ama geçti gitti, günler; Baki olan her daim kaldı. Dünya bu kadar geçici ve bu kadar pislik içerisindeyken, uzaklaşmak gerekir zaman zaman insanlardan ve dünyadan. Resulullah 'Tek ve Bir Olan' Rabbine yaklaşmak, O'nun nuruna erişmek için yalnızlığı seçmedi mi Hira'sında? Kendi ruh rıhtımına çekildi, dışarıdaki seslerden uzaklaştı. Bütün sözlerin üstündeki o büyük sözü bulabilmek için… İnsana da düşen budur. Kendi yalnızlığımıza çekilip ölçüp tartalım kendimizi, toplumumuzu. Sonra da adım adım yaklaşalım Rabbimize.
Bir düşünelim! Yalnız başımıza hesaba çekileceğiz, tek başımıza mezarımıza gireceğiz. Hem de tüm insanları geride bırakıp onları bir an bile düşünmeden. Hatta sevdiklerimizi fidye olarak vermek isteyeceğiz, azaptan kurtulmak için. "Onlar birbirlerine gösterilirler. Bir suçlu günahkar o günün azabına karşılık olmak üzere, oğullarını fidye olarak vermek ister; Kendi eşini ve kardeşini ve onu barındıran aşiretini de; yeryüzünde bulunanların tümünü (verse de); sonra bir kurtulsa. Hayır; (hiçbiri kabul edilmez)" (Mearic11-15) Yine Rabbimiz diyor ya! "Dualarınız olmazsa ne ehemmiyetiniz var" (Furkan 77) Aslında insanlar için bir diğerimizin dua kadar bir önemi var. Her birimiz bir diğerini bırakıp gidecek. Kısa bir mühlet için birlikte yaşamaktayız. Bu kısa süreli yaşantıda değmez yalnızlığa üzülmeğe…
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) Taif'te taşlandıktan sonra bir ağaç dibine oturur. Rabbinin ona darılmasından korkar ve der ki: "Allah'ım Sen bana darılma, ben başıma gelenlere razıyım".
Rabbimiz! Sen her zaman yanımızda ol, kimseye ihtiyaç yok. Ve yalnız kaldığımda da bir şairin dediği gibi derim ki: "Kimsesiz kimse yok, herkesin var kimsesi, kimsesiz kaldım yetiş kimsesizler kimsesi".
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|