Henüz yedi yaş dönemine gelmemiş, olaylara soyut boyutta bakan çocukların yalan söylemesi (ki aslında söyledikleri yalan değil, başka dünyaya ait gözlemlerini aktarmasıdır) gayet normaldir. Bir veli olarak, yapılması gereken en önemli şey, çocuğun anlattıkları şeyleri “sessizce” ve “can kulağı ile dinlemek” ve onunla ufuk dünyasındaki gelişimini, “söyle bakim... neden yalan söylüyorsun?” gibi sözlerle kırmamalıdır...
Gerçeğe ait olmayan şeyleri söyleyen çocuklar, hayal dünyasının genişliği ölçüsünde, anlattıkları şeyleri daha da abartabilirler, anlatılanlara “gülmeden” ve anlattıkları olayları “hafife almadan” dinlemelidir.
Yeri gelmişken, tıpkı yalan söylediği zannedilen çocuklar gibi, hırsızlık yaptığı zannedilen çocuklardaki anne baba hassasiyetine de değinmekte fayda var olduğunu düşünüyoruz...
Eyvah, çocuğum hırsızlık yapıyor...
Birçok çocuk, okulda arkdaşları ile oynadıkları oyuncakları veya arkadaşının oyuncakları, alıp cebine koyar (veya saklayarak) evine götürmek ister. Neden?
Yukarıdaki izahlardan da anlaşılacağı gibi, 7 yaşına kadar çocuklar, ahlaki gelişim dönemini tamamlamamış/başlamamıştır. Onlar için her şey caizdir. Her şey kendisine aittir ve dünyadaki her şey kendisi için vardır.
Çocuk okuldan alıp getirdiği oyuncağı ne çalma niyeti ile almış, ne de başkasının malına el koyma niyeti ile cebine koymuştur. 7 yaş grubundan küçük çocuklar için başkasının malı diye bir şey yoktur. Çocuğun çevresindeki herşey, çocuğundur. Üçüncü bir şahısa ait bir şey yoktur... O yüzden çocuklar, okuldaki oyuncakları, arkdaşının eşyalarını çok rahatlıkla alır, ceplerine koyar ve getirir oynayabilirler...
Peki ne yapmalı?
Böylesi durumdaki bir anne-baba, asla “sen hırsızlık mı yaptın?” şeklinde yaklaşmamalıdır. Zira, bütün dünyanın kendisi için yaratıldığını düşünen çocuğa böyle yaklaşmak, çocuğun “ufku”nun daralmasına sebep olabildiği gibi, çocuğun pasif kelime hazinesine bir “çirkin kelime” olan “hırsızlık” kelimesi de eklenmektedir. Çocuklar hafızalarına ekledikleri her kelimenin somut bir karşılığını da arar ve örneklendirme metodu ile her kelimeyi, bir eşya ile özdeşleştirirler. Böylelikle, pasif kelime hazinesine kayıt olan, “sen hırsız mısın?” cümlesinde geçen, “hırsız” ile “ben” kelimeleri birleşecek ve çocuk, ileriki yaşlarda ne zaman “hırsız” kelimesini duysa, kendisini hatırlayacak, yüzü kızaracak ve belki de kendini savunacaktır...
Yedi yaş altındaki çocuklarda, başkasının eşyasını alıp getirme davranışı bulunan çocukların velileri asla paniğe kapılmamalı, çocuğun elindeki oyuncağın aslında başka birine ait olduğu, belki de o oyuncağın sahibinin, oyuncağını arıyor olabileceğini ve eğer bulamaz ise de çok üzülebileceğini, anlatılmalıdır. Böylelikle, hem “hırsızlık” gibi pasif kelime hafızasında, negatif tesir oluşturacak bu kelimeden uzak kalınmış olunur, hem de çocuğun sosyalleşmesine katkı sağlamış olunur.
Özet olarak;
1- Çocuklar büyükler gibi yalan söylemezler. Hiçbir insan doğuştan yalancı değildir. Çocuklar, rüya, hayal ve gerçeği ayırt edemedikleri için, bazen olmadık şeyleri anlatırlar –ki bu çok sağlıklı bir gelişmenin işaretidir. Eğer çocuk 7 yaş civarını geçtiği halde hala yalan söylüyorsa, bu çocuk ile ciddi olarak ilgilenmeli, gerekirse bir pedagog ile görüşülmelidir.
2- Çocuklar, dünyadaki her şeyin kendilerine ait olduğunu düşünür. Arkadaşının oyuncağı da, okuldaki oyuncaklar da, yedi yaş altı çocuklar kendisine ait zannedebilirler. Bu yüzden, çocukların bu dönemi rahat atlatmaları için sakin ve “dinleyici bir dost” olmada fayda vardır. |